
Yanılgıların Ötesinde Gerçeği Görmek
Birçok ebeveynin şu sözlerle başvurduğunu duyarız:
“Okumayı söktü ama bir türlü akıcı okuyamıyor.”
“Harika konuşuyor ama yazı yazarken harfleri karıştırıyor.”
“Matematiği çok seviyor ama işlem hataları yapıyor, sayıları ters yazıyor.”
Çocuğunuzun öğrenmeyle ilgili bazı alanlarda yaşıtlarından belirgin şekilde zorlandığını fark ettiyseniz ve bu zorluk onun çabasına rağmen devam ediyorsa, bu durum Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) ile ilişkili olabilir.
Özgül Öğrenme Güçlüğü Nedir?
Özgül Öğrenme Güçlüğü, DSM-5-TR’de yer alan, eğitsel becerilerin yaşa göre beklenilenin önemli ölçüde altında olduğu ve bu durumun okul ya da iş ile ilgili başarıyı ve günlük yaşam aktivitelerini belirgin düzeyde etkilediği bir durumdur. Çocuğun zekâ düzeyi normal ya da normalin üzerindedir; ancak okuma, yazma ve matematik gibi belirli alanlarda gelişimsel olarak beklenen düzeye ulaşmakta zorluk yaşar.
Bu güçlük, tembellikten, ilgisizlikten ya da motivasyon eksikliğinden değil, beynin bilgiyi işleme biçimindeki farklılıktan kaynaklanır.
Belirtiler Çocuk ve Ergenlerde Nasıl Görünür?
Her çocuğun öğrenme profili farklıdır. Ancak ÖÖG genellikle üç ana başlıkta sınıflandırılır:
Disleksi: Okuma güçlüğü. Harfleri karıştırma, okuma hızında düşüklük, harf atlama ya da ekleme.
Disgrafi: Yazma güçlüğü. Yazı yazarken harflerin biçiminde bozulma, düşüncesini yazıya dökmekte zorlanma.
Diskalkuli: Matematik güçlüğü. Sayı kavramlarını anlama, işlemleri sıralama, temel hesaplamalarda hata yapma.
Bu belirtiler ergenlik döneminde de devam edebilir; ancak ergenler bu zorlukları gizleme eğiliminde olabilir. Örneğin, yazılı sınavlardan kaçınma, okuma gerektiren görevleri geçiştirme gibi davranışlar gözlenebilir.
Neden Erken Tanı Önemli?
Erken tanı, çocuğun benlik algısı açısından kritik önemdedir. Çünkü desteklenmeyen öğrenme güçlüğü, zamanla “ben yapamıyorum”, “ben yetersizim” gibi öz-inançların yerleşmesine ve kaygı, özgüven sorunları gibi duygusal yüklerin artmasına neden olabilir.
ÖÖG’nün Akademik ve Duygusal Etkileri
Desteklenmeyen ÖÖG, çocuğun sadece okul başarısını değil, aynı zamanda özgüvenini, arkadaş ilişkilerini ve öğrenmeye olan doğal merakını da zedeleyebilir. Sürekli “hata yapan çocuk” konumunda olmak, zamanla öğrenmeye dair içsel motivasyonu köreltebilir.
Araştırmalar, ÖÖG tanısı alan çocukların büyük bir kısmının aynı zamanda anksiyete, dikkat sorunları ve depresif belirtiler açısından da risk altında olduğunu gösteriyor (Lindstrom et al., 2023).
Aileler Ne Yapabilir?
ÖÖG ile baş etmek uzun soluklu bir süreç olabilir. Ancak çocuğunuzun yanında sabırla, anlayışla durmak her şeyin temelidir.
Etiketlemek yerine anlamaya çalışın.
Kıyaslamaktan kaçının.
Sadece akademik başarıyı değil, gösterdiği çabayı da görün.
İhtiyaç duyduğu destekleri almak için okulla ve uzmanlarla iş birliği yapın.
Ve en önemlisi: Çocuğunuza onun öğrenme yolunun sadece biraz farklı olduğunu hissettirin. Farklılık, eksiklik değildir.
Son Söz: Her Çocuk Öğrenebilir
Özgül Öğrenme Güçlüğü bir engel değil, bir farklılıktır. Bu farklılık fark edildiğinde, kabul edildiğinde ve doğru yöntemlerle desteklendiğinde; çocuklar hem öğrenme becerilerini hem de özgüvenlerini geliştirebilirler.
Eğer çocuğunuzun öğrenme sürecinde belirgin zorluklar fark ediyorsanız, bu süreci birlikte değerlendirmek için bir uzmana başvurabilirsiniz. Her çocuğun öğrenme şekli kendine özgüdür ve bu özgünlük doğru anlaşıldığında, potansiyeli ortaya çıkarmak çok daha mümkün hale gelir.